Muhterem Kardeşlerim…
“Namaz kılmayanın hiçbir iyiliğine sevab verilmez ve haram işleyenin ibadetleri kabul olmaz” deniyor.
Efendim;
Allahü Teâlâ iyilikleri zayi etmez. Kimseye haksızlık etmez. Namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir. Yani namaz kılmamak haramdır. “Haram işleyenin ibadeti kabul olmaz” demek, o ibadet için bildirilen büyük sevablara kavuşamaz, yani sevablarının hepsini muhafaza edemez, çünkü günahlar bu sevapları azaltır demektir. Yoksa hiç sevab alamaz demek değildir. Her ibadetten sevab alınır, ama işlenen haramlar sevabları alıp götürür.
Diyelim ki, oruç tutana 70 birim sevap veriliyorsa, içki içene de 70 birim günah yazılıyorsa, orucunu içkiyle açan 70 sevab kazanırken, içki içince 70 günah yüklenir ve sevabsız kalır. Eğer oruç tutmasaydık, içki günahı artı olarak kalacaktı. Orucun, içki günahının affına sebep olması yetmez mi?
Günah işleyenlerin de ibadetlerini aksatmamaları gerekir. Başka günahlar da işlemişse sevabları eksilere iner. Namaz kılmamak bin birim günah ise, ne kadar çok iyilik ve ibadet edersek edelim, bin birimi bulamayız.
Nafile ibadetler farzların yanında denizde damla bile olmadığı için, yapılmayan farzların günahları bu iyilikleri alır götürür, insan hiç iyilik etmemiş duruma düşer.
İşte, “İyiliklerine sevab verilmez veya haram işleyenin ibadetleri kabul olmaz” bu demektir.
“Kaza namazı olanın nafile namazları kabul olmaz” demek de böyledir.
Farzı tehir edip nafileyle meşgul olunca, farzı tehir etme günahı, nafile namazın sevabından fazla olduğu için nafile namazları boşa gitmiş olur. Yoksa nafile namaz kıldığı için elbette sevab alır, fakat zararı kârından pek çok olur. Çünkü farzın yanında nafileler, denizde damla bile değildir.
Yukarıdaki bilgiler, itikadı düzgün olan yani Ehl-i Sünnet itikadındaki Müslümanlar içindir. Ehl-i Sünnet itikadında olmayana bid’at ehli denir. Bid’at ehlinin ibadetleri sahih olursa da, âhirette, dünyada yapmış olduğu iyiliklerin, hayrat ve hasenatının sevabına kavuşamaz. (Cennet Yolu İlmihâli)
Kâfirlerin ve bid’at sahibi olanların, hayırları reddedilip, şerleri için de ceza görürler. (Cevab Veremedi)
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri, Namaz Risalesi’nde buyuruyor ki:
Bismillahirrahmanirrahim.
Namazsız din olmaz. Namaz, İslam’ın beş şartından ikincisi olup, Fahr-i kâinatın ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ miraca teşriflerinde, en hayırlı ümmet olan ümmeti üzerine, Allahü Teâlâ’nın ezeli hitabı ile her gün beş vakit olarak farz oldu. Namaz, dinin direğidir. Kim, namazı devam üzere, doğru ve tamam olarak eda ederse, dinini ikame etmiş, İslam binasını ayakta durdurmuş olur. Namaz kılmayanlar, Allahü Teâlâ korusun, dinlerini ve İslam binasını yıkmış olurlar. Peygamberimiz ‘sallallahü aleyhi ve sellem’, “Dininizin başı namazdır” buyurdu. Başsız insan olmadığı gibi, namazsız din de olamaz. Namaz, müminin miracıdır. Mirac olması bu ümmete mahsustur. Server-i âleme mirac gecesinde, Cennette Allahü Teâlâ’yı görmek şerefi, dünyada, dünyaya uygun olarak, namazda nasip olmuştur.
Namaz, Allahü Teâlâ’ya karşı has ibadettir. Namaz, maksatlardan olup, diğer ibadetler namaz için vesilelerdir. Namaz, Müslüman ile kâfir arasını ayırt edici bir ibadettir. Namaz, İslamiyet'in yasak ettiği şeyleri işlemekten insanları men’ eder. Günahların kefaretidir.
Namazın güzelliği, diğer ibadetlerin aksine olarak iman gibi kendisindendir. Kendisinde en çok ibadetleri toplayan ve insanı Allahü Teâlâ’ya en çok yaklaştıran bir ameldir. Çünkü Allahü Teâlâ’ya namazda yalvarıp, Allahü Teâlâ’nın azamet ve celalini müşahede edicidir.
Namazı, huşû ve hudû, yani tevazu’ ve korkuyla, kalb huzuruyla ve tümaninete [rükû’ ve secdelerde, kavmede ve celsede, bütün uzuvların hareketsiz kalmasına] riayetle ve cemaatle, tezellül ile eda etmek, kurtulmanın başlıca sebeplerindendir. Bu suretle namazını kılan müminlerin kurutulacakları, Âyet-i kerimede beyan buyrulmuştur.
Hadis-i Şeriflerde de buyuruluyor ki:
“Beş vakit namazını kılan kimse, Malik-ül-Mülkün kapısını çalıyor. Kapıyı çalmaya devam eden kimseye şüphesiz kapı açılır.”
“Beş vakit namaz, sizden birinizin kapısının önünde akan nehir gibidir ki, o nehirde her gün beş kere yıkansa o kimsede hiç kir kalmayacağı gibi, namazını devamlı kılanlar da öylece günahlardan pak ve temiz olurlar.”
“Farz olan beş vakit namazını, cemaatle kılan kimse, sırat köprüsünü parlak bir şimşek gibi geçenlerin ilki olacaktır. Ve sabikun olan ilk zümreyle Allahü Teâlâ onu haşreder. Ve onun için her gün ve gecede bir koruyucu melek vardır. Ve Allahü Teâlâ yolunda öldürülen bin şehid sevabı ona verilir.”
“Karanlıkta mescitlere yürüyerek giden, Allahü Teâlâ’nın rahmeti içinde yüzücüdür. Hak sübhanehü ve Teâlâ, cemaatle namazı kılıp, sonra hacetini dileyen kulundan, duasından ayrılmadan önce isteklerini vermemeye hayâ eder.”
Allahü Teâlâ cümlemizi helali/haramı, iyiyi/kötüyü, yanlışı/doğruyu bilen ve ona göre hareket eden, kendisine layık Kul, Habibine layım Ümmet eylesin. (Amin)